YOL: Konya'dan Getirdiğim Hediyeler
- Sibel Okan
- 23 Şub 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Kas 2024

YOL olarak başladığım bu seride Anadolu’ya köklerimizi keşfetmek için çıktığım rotayı, bu coğrafyada, hem bölgede hem kendimde, keşfettiklerimi paylaşmaya niyetlendim.
YOL’un beni götürdüğü ilk durak, Şeb-i Arus döneminde Konya ve Mevlana ile buluşma idi. Konya’dan getirdiğim hediyeler bunlar oldu:
Dinin, felsefenin yaşanmasının fiziki ritüelle değil; o ritüelden (meditasyon, yoga, namaz, oruç, sema vb.) damıtılarak elde edilenleri günlük hayata adapte edip edememenle ölçüldüğü.
Yaşamın, farkındalık yolculuğunun içinde “neşe” de olması gerektiği:
Bilgi içinde kaybolmayın, yaşayın.
Danslar, şarkılar, enstrümanlar, muhabbetler.
Akışla bir yaşamanın önemi:
Plansızlık, çıkan fırsatı görebilmek ve değerlendirebilmek. İçinden gelmiyorsa, gönlün akmıyorsa yapmamak.
Yeni kalpler keşfetmek, sohbetlerde kibri bırakmak:
Böylece sadece veren değil alan da olabilmek. Bilgili olanın kendin olduğunu sansan da bir şey sunarken alan da olabileceğini, karşının bilgeliğini hatırlamak. Aynı yaratıcının eserleri isek sadece kendini değil başkasını da sanat eseri olarak görebilmek, sunduğu manayı idrak etmek.
«Kamil insan olmak yolunda ayrımcılık yapmadan, tevazu içinde, ihtiyaç duyulan ilham ya da bilgi neyse en umulmadık insandan bile bunun alınabileceğinin bilgeliğine sahip olmak gerekir.» (1)
Bir’liğimizi hatırlamak. Ki YOL'a çıkma niyetlerimden birisi zaten buydu:
Toplulukla namaz deneyimi, teyzelerin bana daha rahat yer bulmak için desteği, güler yüzleri.
Anadolu'nun misafirperverliği, samimiyeti, üretkenliği.
Farklı milletlerden kişilerle zaman geçirirken ortak yaşam deneyimlerimizi, burada ortak bulunuş niyetimizi görmek.
Nasibinin önüne çıkacağına, bolluğa, berekete inanmak:
Mucizevi beliren dost sohbetleri, yiyecek, konaklama, ulaşım, misafirperver ev sahipleri tarafından bolca çay, kahve, tatlı ikramı :)
Kalpten istiyorsan ve inanıyorsan en güzel şekilde olması.
Mevlana’nın o kadar farklı milleti etkilediğini görmek ve bu topraklarda yaşayan bizlerin bir çoğunun yeterli bilgisinin ve merakının olmayışı:
Bununla beraber deneyimlerimi aktarma isteğimin açığa çıkması ve YOL serisine devam etmem, muhabbetlerimde yer vermem.
İhtiyacım olanların (cevaplar, kişiler, kaynaklar) iç sesimi dinlediğimde ve gelmesi için boşluk bıraktığımda belirmesi.
Kendimi akışa bıraktığımda oluş halimin aynalarının çabasızca kendini göstermesi:
Bunlardan yalnızca biri;
Konya’ya giderken katılmayı çok isteyip plan yapmaktan vazgeçerek bilet almadığım konseri oradayken unutmam, dostumun "ben şimdi konsere gidiyorum" demesiyle hatırlamam, gidip kapıda bilet bulmam. Konserdeki deneyimimle mest olmam. Sonra meşk'e kalmam, çembere katılıp vokal sesimi kullanmam. İlham alarak ses yolculuğumda derinleşmem.
Ses yolculuğumda derinleşmemle ilgili yazımı oku: YOL'da Ruhumun Titreşimlerinin Sesimle İfade Buluşu
Muhabbetin önemi: İnsanlarla ilişkideyken öğreniyoruz, gelişiyoruz.
Muhabbet sufizm’in de önemli bir bileşeni:
«Sufiler tasavvufun ilk ve en önemli unsurunun sohbet ve hizmet olduğu konusunda hemfikirler. Sohbet ancak iyi bir dinleyici ile mümkün. Hizmet, dinlediklerinle ilgili cimriliğe sapmadan bildiklerini başkalarıyla cömertçe ve hiç zorlamadan paylaşabilmek, esirgememekle mümkün.» (1)
“Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cama bakar. Özünü görmek isteyen cana bakar.” (Mevlana)
Mevlana (İstediğin Bir Şey Olursa Bir Hayır, Olmazsa Bin Hayır Ara), Hakan Mengüç.
Sibel Okan
Comments