YOL: Mum Işığı
- Sibel Okan
- 12 Şub 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Kas 2024

Masamda yaktığım mumun ışığına bakakaldım bugün…
Alevinde sakinleştim, detaylarında dinginleştim. Işığın katılığını yumuşattığı geldi ilk dikkatime. Bir hare şeklinde, gittikçe büyüyen ve dışa doğru genişleyen akışkanlık. Katılığı ele geçirişi ve zamanla katının yok oluşu. Hiçlik bilinci. Kendi kendinin içinde erimek, kaybolmak, hiç olmak.
Hiç’ken de kendi olabiliyor mu kişi? Böyle oluyor demek. Katı halin beyaz rengi şeffafa dönüyor, renksizleşiyor hiçlikte.
Şeffaflaşınca, her ne varsa dışında, onu yansıtıyor içinden etrafına. İnsan da böyle demek. Kendi kendisinin içinde eridikçe, kayboldukça, hiç oldukça aynalaşıyor.
Aynalık vasıfları artıyor. Neredeyse orası oluyor. Kiminleyse o oluyor.
Vaow, bu beni heyecanlandırıyor! Ve onaylıyorum, gerçekten de öyle. Bir açılım oluyor içimde. Gittikçe şeffaflaştığımı hissediyorum içimde. Ben de YOL’da şeffaf bir aynalığa gidiyorum demek!
Mumum detaylarını anlamaya çalışıyorum, anlamlandırıyorum: alevinin boyunu, içindeki mavi-gri hareyi, üste doğru yükselen sarıyı, şeklini...
Bakakalıyorum… Baktıkça narinliği büyülüyor beni. Kendi şeffaf denizinde süzülen bir kuğu gibi. İçindekileri başka bir boyuta taşıyan bir köprü oluyor. Kendini, bilgeliğini, kendi denizinden alıyor, göğe taşıyor.
Bilgelik akışkanlıkta demek ki…
Bakakalıyorum… Baktıkça yavaşlığı içine alıyor beni. Ben de yavaşlıyorum. Hareketlerim, nefes alışım, ona bakışım. Daha yavaş; onu ürkütmemek için. Havada asılı bir melek gibi. Rüzgarla ahenk içinde duruyor, süzülüyor, esiyor, coşuyor.
Bilgelik yavaşlıkta demek ki…
Bakakalıyorum… Baktıkça yanışı yakıyor beni. Yanıyorum, yanışımdan geriye bir iz bırakmıyorum kendimde. Yok oluyorum sanki, kendimde. Ama aslında form değiştiriyorum, dönüşüyorum. Beyaz, katı bir mumken buharlaşıyorum, havaya karışıyorum. Küçücük bir kaba sığmak için çabalarken, kabımdan taşıyorum, genişliyorum, göğe yükseliyorum. Bulunduğum alanı kucaklıyorum. Gökyüzünden, yeryüzüne kol kanat geriyorum.
Bilgelik yanmakta demek ki…
Bakakalıyorum… Baktıkça içine çekiliyorum. Dinginlik, sessizlik, keyif. Bir haz içine çekilişim. İçine çekildikçe kimdim unutuyorum. Ben mum oluyorum, beni içine alan mum ben oluyor. Şeffaf ya, beni yansıtıyor içinde. Ben ve O ayrımı kalmıyor. İkilik, Bir oluyor.
Bilgelik Aşk demek ki…
Bakakalıyorum… Baktıkça dokunmak istiyorum. Işığının sıcaklığını taa yukarıda parmağımın ucunda hissediyorum. Dokunuyorum ona, dokunmadan dokunuyorum. Hissediyorum sıcaklığını, şefkatini. Tutuyor elimden. Her şey yolunda. Devam et YOL’una diyor.
Bilgelik şefkat demek ki…
Ve hatırlıyorum, o gece mum ışığına bu denli vuruluşumu! Ortamın enerjisini dönüştürüyor mum ışığı. O aktıkça etrafındaki kişilerin enerjisi de akışkanlığa geçiyor. O yavaşladıkça etrafındakiler de yavaşlıyor; kişiler, zaman, yaşam. O yandıkça etrafındakiler de yanıyor. Kurtuluyor benliklerinden sanki, birer birer. Yakıyor, ama yakması şefkatinden. Etrafındakilerin içini sıcacık yapıyor yakarken. Katı hallerini eritiyor şefkatiyle. Eriyenler göğe yükseliyor. Bu sefer herkes birbirine kol kanat geriyor. O Aşk’ı yayıyor etrafına. Aşık’lar buluşuyor mum ışığında…
Sibel Okan
Comments