top of page

Gün Batımında Kendimi Kendimden Seyir

  • Yazarın fotoğrafı: Sibel Okan
    Sibel Okan
  • 22 Şub 2024
  • 3 dakikada okunur


Son birkaç gündür insanlarla iletişimim, danışanlarımla paylaşımlarımız, okuduklarım, dinlediklerim, zihnimle diyaloglarım, bugün geçen yoğun seanslar, uzun süredir ötelediğim ve benim için ne kadar önemli olduğunu hatırladığım, bir süredir ertelediğim, sonunda kendimde enerji bulduğum bedenime iyi gelen gıdaları tüketmeye dönüşüm, bugün yoğun programım arasındaki boşluklarda kendime iyi gelen rutinlere, öğünleri hazırlamaya zaman ayırmam, önce üşenip sonra hareket ihtiyacım ve gün batımı izleyecek olmak ile kendimi ikna ederek sahile gelmem beni bunları yazmaya iten çoklu ilhamlar oldu. Ne biri ne diğeri, aynı bizim bütünselliğimiz gibi beni yaratıcı kılan da bu bütünsellik.

 

Ben neden bu oluş halini benimsedim, neden bu oluş haliyle bir katkı sunma niyetindeyim bunu da konuştuk zihnimdeki diyaloglarda tabii...

 

Mükemmel değilim. Olduğum halimdeyim. Ve olduğum halimin oldukça yeterli olduğunu bir süredir idrakteyim. Unutuyorum ara sıra, ama kendime hatırlamak için çaba gösteriyorum, bazen hatırlatıcılar koyuyorum etrafıma.


Mükemmel insan, her iletişimde kendini harika ifade edebilen, her alışkanlığını sürdürebilen, herkesi memnun eden, kendini hep önceliklendiren… %100’ü aramanın sonu yok.

Olduğum halimdeyim; bazen %70 bazen %30 bazen %99.

Ama olduğum halim oldukça yeterli, senin de olduğun halinin yeterli olduğu gibi.

 

Sorun şu ki bazen unutuyoruz, yetmiyor sanıyoruz, yerimizde saymıyoruz adım da atıyoruz ama adımlarımızı kutlamak yerine olmayana üzülmeyi seçiyoruz.

Olduğum halimin yeterli olduğuna kabul verirken bir yandan da %1 artabilir mi diye araştırmada olmanın dengesi bizi yolda kılan. Sonucu bilemiyoruz ama süreç için çabada kalmak bizi yolda tutan. Ve tüm bunlar, yolu mümkün kılan.

 

Neden bu oluş halini benimsedim, neden bu oluş haliyle sana bir katkı sunma niyetindeyim soruma dönersem;


düştüğümde yaralarıma pansuman yapmayı, kendimi kapsamayı, ihtiyaçlarımı anlamaya gönüllü olmayı, yapamıyorsam bir süre olduğum yerde kalmayı, ama oradan çıkmayı seçmeyi pratikteyim. Özümü hatırlama pratiğindeyim.

 

Kimse benim bedenime hangi gıda iyi geliyor takip etmek zorunda değil, başkası için önemli bile olmayabilir. Benim için önemliyse ve bana iyi geliyorsa buna enerji ayırmayı pratikteyim.

 

Başkası "bugün çok oturdun biraz yürüyüş yap" demek zorunda değil, başkası için evde hareket etmek hatta hiç hareket etmemek anlamlı olabilir. Bana iyi gelecekse “haydi kalk dışarı çıkalım, iyi geliyor sana sen de biliyorsun” demeyi pratikteyim.

 

Başkası “yoğun da olsan sana iyi gelen yaratıcı, oyunsu bir şeyler yap yoksa tüketirsin kendini” demek zorunda değil; kendi için bunun farkında bile olmayabilir. Beni besliyorsa, “el alem ne der” ayak bağından kurtulup bu seçimi yapabilmeyi pratikteyim.

 

Kendim için bunları pratik kapasitemi genişlettikçe senin de yolunu yürürken elinden tutmayı, tek başına oradan çıkmaya zorlandığında orada birlikte oturmayı, bir zorluk yaşıyorsan onu bastırmadan yaşayabilmen için sana güvenli alan sunmayı pratikteyim.

 

İşte böyle bir yerlerden kendi oluş halim beslendikçe, senin de oluş haline katkı olmaya gönüllü oldum…

 

Bunları yazarken, “belki birinin kısmetidir” diye yanıma ekstra koyduğum keki gerçekten de yanıma gelip bir şey danışan biriyle paylaşmanın keyfiyle harika bir gün batımına şükürdeyim...

 

Ve sahilden dönerken bir kafeden yayılan bu şarkı, kendimi film sahnesinde yürüyor hissetmeme vesile oluyor ve her bir ifademin özeti niteliğinde çalan arka plan müziği titreşiyor içimde. O halde seyircilerle de buluşsun bu sözler. Seyirciler kahramanın hayatının bir kesitine şahit olurken bu sözler hatırlatsın onlara;


oldukları hallerinin yeterli olduğunu, ellerinden o anda gelenin en iyisini yapabildiklerini, geçmişe gitme çabasının anlamsız olduğunu, yaşamın an'da olduğun halinle var olduğunu ve tek gerçeğin o andaki oluş halin ve an olduğunu:

 

“Sözlerimi geri alamam,

Yazdığımı yeniden yazamam,

Çaldığımı baştan çalamam,

Bir daha geri dönemem.

 

Akıyorsa gözyaşım kurumasın,

Coşup seven gönlümse durmasın,

Dost bildik anılarım çağırmasın,

Bir daha geri dönemem.

 

Hiç bir kere hayat bayram olmadı ya da

Her nefes alışımız bayramdı,

Bir umuttu yaşatan insanı

Aldım elime sazımı…

 

Yine aşınca çayın suyu boyunu,

Belki yeniden karşıma çıkacaksın.

 

Göz göze durup bakınca

Göreceğiz,

Neyiz ve nerelerdeyiz,

Bilemiyoruz

Şimdi…”


-Söz: Nejat Yavaşoğulları, Sözlerimi Geri Alamam şarkısı, Bulutsuzluk Özlemi.

Comments


Yeni Blog Yazıları ve İçeriklerden Haberdar Olmak İçin

Bültene Abone Ol

Aramıza hoş geldin! Gelen emailden

aboneliğini onaylamayı unutma.

© 2024 Sibel Okan. Tüm hakları saklıdır.

Sibel Okan

Instagram hesabı:

  • Instagram
bottom of page